AMERIKADA ALIŞ VERİŞİN 1. BÖLÜMÜ H E B




Amerika denilince zannediliyor ki orada insanlar yemek yemiyor ya da bizim yediklerimizden farklı yiyecekleri vardır. Bu düşüncenin bazısı yanlış bazısı da doğru. Biz buraya gelmeden önce kız kardeşim abla orda acaba soğan patates var mıdır diye sordu. Bunu düşünmedim ama güzel soru. En azından bu iki yiyecek varsa  aç kalmamış olursun diye düşünmüştür kardeşim. Geldiğimiz günün akşamı ufak tefek bir şeyler almak için bizi götürdükleri market  H E B di.

   İlk geldiğimiz zaman bir bunun ismini türkçe okuyorduk. Yani he e be . Nereye gidiyorsun sorsalar . He E Be ye gidiyorum diyorduk. Meğersem öyle değilmiş. Çünkü türkçeden farklı olarak ingilizce yazıldığı gibi okunmuyor maalesef. Öyle olsa ne  var ben şimdiye dili sökmüştüm.
HEB  burada şöyle okunuyor.  EYÇ İ Bİ. Birlikte okuyacak olursak Eyçibi. Siz siz olun sakın kendiniz acemi gibi göstermeyin . Nereye gidiyorsun deseler .Eyçibiy`e. gidiyorum deyin. Bilmiyor gibi taviz vermeyin. Aman ha yoksa bizim türk arkadaşların diline düşersen tam bir yıl senin He E Be söylemen  gülerler.



Evet bu market Amerikanın tüm eyaletlerinde var olan  bir market.  Bu sistem benim çok hoşuma gitti . Neyi nerede bula bileceğinin  en iyi haritasıdır bu sistem. H E B marketlerinden bula bileceklerinizi saysam bitmez.



Ana madde olarak meyve, içecek, konserve, mutfak için gerekli olan her şey temizlik malzemesi, yiyecek, tabak çanak + eczane bölümünden acil olan ağrı kesici ve günlük kullanılan her malzemeyi bulabilirsiniz.
H E B Amerikadakı diğer marketlerden ucuz mu diye sorarsanız bunun cevabını daha sonraki yazılardan veririm . Tercih meselesi derim. Bunlar keyfiyet ve paraya bakar. 



Kasaya gelirken aldıklarınızın üzerine yüzde 8 tax yani vergi geleceğini unutmayın. Her 1 dolarlık mala  aa ne ucuz dememeyi öğreneceksiniz böylece.
En önemlisi sakın Amerikan dolarını türk parasına çevirerek bu aldığım mal Türkiye de bu fiyattır. Yok almayalım demeyin . Dolar olduğu değerdedir ve sen artık Amerikadasın . Amerikanın gerçek yüzünü de ilk olarak doları Türk parasına çevirmeden harcamayı öğrenmenle başlaya bilir. Kolay gelsin



       N O T:   En önemli notu unutmayın aldıklarınızın fişini kaybetmeyin . Çünkü aldıklarınızın içinden istemedikleriniz, beğenmedikleriniz ola bilir. Bunları kolaylıkla sorunsuz geri vere bilirsiniz.
BU uygulamayı çok sevdim ve az yararlanmadım değil.  Bu işlem yiyeceklerde çok olmuyor ama dediğim gibi  H E B  sadece yiyecek marketi deyil.

Amerikada Ev Kiralamak ve Araba almak.

Amerika`ya ilk geldiğinde karşılaştığın problemlerden biri ulaşım ve kalacak yerdir. Aslında daha önceden ayarladığın arkadaş ve ya akraban varsa yaşadın. Yoksa o zaman cebindeki dolarların katını açma zamanı gelmiş demektir.  Burada otel fiyatları hiç de ucuz deyil. Benim gördüğüm (size resim olarak çekip göstermek istedim ama yapamadım.) otel fiyatları çok bahalıydı. Bir gecesi 40- 50 dolardan başlayan fiyatlardı. Bu da o demektir ki, 10 güne 500 doları gözden çıkarman gerek. Bu arda da hem iş hem kalacak ev kiralaman lazım.


Ev kiralamak çok kolay cünkü fiyatlar belli ve her istediğin eve bakma hakkına sahipsin . Evlere bu adresten baka bilirsiniz. Apartments sitesinden istediğiniz eyaleti tuşlayarak yer,semtten  bula bilirsiniz.

Yalnız evleri kiralarken  Ev kiralarken bakmanız yapmanız gerekenler bunlar. Baş vuruyorsunuz. Senin bilgilerini alıyorlar. Adı soyadını isteklerini soruyorlar. Daha sonra sana kiralık evle ilgili bilgileri veriyorlar. Eğer bakmak istesen o zaman kimlik isteye bilirler . Bu kimlik, pasaport, ehliyet ola bilir. Ondan sonra size evi gösteriyorlar.

Kiralamaya karar verdikten sonra yarin taşına bilirsiniz haberini duymaya bilirsiniz. Çünkü siz Amerikada yenisiniz ve sizin nasıl biri olduğunuzu araştırmak zorundalar. Bu süreç bir hafta, 5 gün sure bilir. Ondan sonra size ulaşarak evi size kira olarak vere bileceklerini bildiriyorlar. Evi size kira verdiklerinde bütün detayları inceleyin ve sorunların hepsini söylemeniz gerek..  Evin boyasına halının  temizleyeni olup olmaması,

Kira evden önce araba almak şart. Çünkü Amerikada ulaşım Türkiyedeki gibi deyil. Her yöne gidecek otobüs ve ya minibüs bulmak o kadar kolay deyil. Varsa da şehrin belli yerlerine kadar gide bilirsin. Taksiye binmek istesen sakın deneme derim. Bir günlük taksi parası 5 günlük otel parası kadar ola bilir. Bunun için bir an önce iş bulmanız ve ya paranız varsa iyi kötü bir araba almanız şartı.
 Eski arabaların  pazarı var mı bilmiyorum, ama internet sitesinin olduğunu biliyorum.  2. el arabaları bildiyim kadarıyla galericilerde satıyor ama fiyatlar yüksek ola bilir. Ama bu sitede istediğiniz her şeyi bula bilirsiniz. Araba, mobilya, ev eşyası yeni ve eski ne varsa bu sitede vardır. Bir az zaman ve hızlı internete sahip olmanız yeterli ve tabi ki cep telefonuna da. Adres burada  http://www.craigslist.org/about/sites    olduğunuz şehri seçmeniz yeterli.


Amerikada yaşamak bazılarına göre  kolay olsa da  zor yanları da  az değildir . Araba almak kolay ama bozulduğu zaman tamiri çok zor. Hem işinden iyi anlayan az hemde çok pahalı. Arabadaki probleme sadece bakma parası 80 dollardan başlıyor. Ondan sonra artık probleme göre fiyatlar söylenir.

 Araba yıkamak ve benzin doldurma işleminizi  kendin yapıyorsun.
 Resimde gözüktüğü gibi.



Benzin doldurmak için önce kredi kartını kredi kart yerinden geçirmek gerek. Sizden kredi kartının şifresini ve ya yaşadığınız bölgenin zıp kodunu isteye bilir. Şifreyi ve ya zip kodunu yazdıktan sonra benzin doldurma aletini arabanızın benzin bakına koyuyorsunuz. Daha sonra da almak istediğiniz kalitenin butonuna basıyorsunuz. Benzin doldurma aletinin tuttugunuz bölümünde kaldırılması gereken bölgeyi yukarı kaldırıyorsunuz ve sonra da aletin kendini otomatik ata bilmesi için aletin kendi başına bırakmanız gerek. Yoksa benzinin dolduğunu fark edemezsiniz ve dışarı taşıra bilirsiniz.



Benzin doldurmadan önce ve ya sonra size arabanızı bu gün yıkayıp-yıkamadığınızı sora bilir, ne kadar benzin doldurduğunuza dair  fiyat belirleyen belge alıp- almadığınızı soracaktır. Bu tür soruları cevaplandırmak size kalmış bir durum. Arabanızı yıkamak isterseniz Yes istemezsenizse No tuşunu tuşlamanız yeterli.

Kolay gibi gözüken hayatın zorluklarında size ve kendime kolaylık diliyorum. !

Category: 3 yorum

TEXSAS AUSTİN


Baküden sabah saat 8:30 da kalkan uçak  5 saat Frankfurt hava limanına indi. Yarım saat süren işlemin ardından Amerikaya Texsas Huston şehrine giden uçağa zor da olsa yetiştik. 11 saat sonra Huston hava alanında bizi Austinden  gelen  bir arkadaş karşıladı ve bizden bir gün önce gelen başka aileyle birlikte Austin1e gitmek için hava alanından ayrıldık. Hava alanının içi soğuk olduğunda dışarı havanın ne durumda olduğundan haberimiz yoktu. Dışarı çıktık ama nefes alana aşk olsun dedik. Dayanılmaz derecede sıcaktı Huston.
Hem 16 saatlik uzun yol hem sıcak bizi sarsmış olmalı ki, abaya bindikten iki  saat sonra zorla gözümüzü aça bildik.Yarı uykulu halde Amerikanın ne olduğunu çözmeye çalıştık ama nafile biz daha bir hafta geceyi  gündüze karıştırarak jetlak ( Amerika`ya gelip yari uykulu gezen her kese bu söz söylenilir) olacağımızı unutmuştuk. Akşam saat 8: 20 de misafir geldiğimiz evde akşam  yemeğinin  ardından ( ev sahibesi M hanıma teşekkür ediyorum ) kalacağımız eve yerleştik.


Yalnız bir olayı unuttum . Evet dikkat etmek lazım bir kaç ucak değişirseniz bir uçaktan o bir uçağa bavul aktarma olayında aksamalar oluyor. Çünkü aradıkı zaman kısıtlı . Eşyalarınız bizimkiler  gibi bir gün sonra ulaşa bilir. Endişeye gerek yok. İsim ve adresi bileti aldığınız hava yollarının  eşya kayıp bölümüne yazdırsanız emin olun en  kısa bir güne bavullar size ulaşacak. ( İnşallah)

Sabah uyandığımızda pencereden gözüken sadece sesiz, kimsesiz, gürültüsüz sitenin koskocaman alanıydı. Gürültülü bir ortamdan sonra burada kulaklarım gerçekten duyuyor mu ve ya dışarıdaki sesi içeriye vermeyen özel cam mı yapıldı diye düşüne bilirdiniz . Ama hayır her ikisi değildi. Amerika işte böyle Bir yer. Türkiye den farklı olarak  kimsenin dışarıda yürümeyi sevmediği, sesiz bir ülke.

Category: 1 yorum

4 TEMMUZ



Amerika ya geliş tarihimiz temmuz 4. 2009.
 Bileti neden bu tarihe aldın  diye sordum eşime . Amerika ya giriş tarihimizi hiç bir zaman unutmamak için  dedi. Çünkü bu gün, yani 4 temmuz Amerikanın  Bağımsızlık günüymüş.  Bu tarihi bizde kolay kolay unutmayız dedi.
Kısa bir araştırma yaptım ve 4 temmuzun bir tek Amerikanın Bağımsızlık günü olmadığını gördüm.


2009 .Bizim  Amerika serüveni  başladı.

Category: 0 yorum

İLK GURBET, İLK HİCRET



Tarih 4 temmuz 2009. Sabah saat 6 bucuk. Valizin yanındaki son poşeti de  koyup valizi kapattım. Hazırdık, eşim artık çıkalım derken küçük kızımı ağlayarak "Anne gidiyor muyuz" demesi evde  bizi yolcu etmek için gelenleri göz yaşına boğdu. Zordu hazırlanmak . Son kes 4 yıl kirada oturduğumuz evin odalarına baktım. Her dakikası bir çok anılarla dolu odalardaki eşyaları bir kaç gün öncesinde boşaltmıştık. Kalan sadece çöpe atılacaklardı. Onları da her birinde bir hikaye vardı bize ait. Taşınan valizlerin ardından bizde hava alanına gitmek için evden çıktık. Yolcu etmek için gelen aile yakınlarının yüzüne bakamıyor, göz yaşlarımı onlardan saklamak istiyordum. Yol boyunca küçük kız kardeşime sarılarak ağlayan  8 yaşındaki kızıma çok üzülüyor, teselli edecek söz bulamıyordum.

Hava alanında suskunluk hakimdi. Ne cesaret edip anneme sarılıp hakkını helal et diye biliyorum, ne  başlayan pasaport kontrolündeki sıraya gide biliyordum. Artık gitme vakti. Eşim zor da olsa hadi helalleşme vakti dedi. Yolcu etmek  için gelenlerle görüştüm.  Ben ilk gideceğim gurbetin üzüntüsüne mi, yoksa ilk hicretin sevincine mi ağlıyordum  bilmiyorum ama küçük kızımın çok sevdiği teyzesinden ayrıldığı için ağladığını,  kollarını onun boynundan zorla çekip alınca anladım.
Pasaport kontrolünden geçtikten sonra telefonum son kapama sürecine kadar hiç susmadı. Bir taraftan  sürekli gelen mesajlara cevap yazıyor,  bir taraftan da adres listemde helalleşemediğim kim kaldı diye bakıyorum. Galiba 150 den fazla numara arasında unuttuğum kimse yoktu.
Uçak son kontrolleride yaptı ve semaya doğru yükseldi. Bu yükseliş bir ülke masalını bitiriyor, başka  bir ülke masalının hikayesine başlama zamanını haber veriyordu.

Category: 0 yorum

Amerika Gerçeği


Neden Amerika Gerçeği?  Aslında saytın adını Amerika rüyası diye düşünmüştüm. Rüya gerçeğe dönüşünce fikrimi deyiştim.
 Ama her kesin rüyasıdır ve bu rüya gerçek olunca da ?
 İzlediğimiz flimlerden bilindiği kadarıyla bazen savaş, kötülük, kavga, doğruluk, ayrılmış aileler ve ya çocukları icin her şeyi göze alan anne baba, bazen terörün kaynağı, bazen terörle savaşan tek ülke pozisyonları. Aklımıza gele bilecek her konu işlenmiştir bu flimlerde. Bunun ne kadarı gerçek, ne kadarı doğru bilinmez. Ta ki buraya gelip de kendin görmeyinceye kadar. 
Flimlerdeki kadar olmasa da bazen flimleri bile aşan çok şey var bu rüyalar ülkesinde. 
Bunun içinde Saytın ismini Amerika Gerçeği diye değiştirdim. Size de bu gerçeği en inçe ayrıntıları ile ve ya  en azından benim gördüğüm kadarını yansıtmak istiyorum. 
 Söz,  yormadan, usandırmadan, bıktırmadan anlatacağım her konuyu. 
İyi okumalar!



Category: 3 yorum